OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PAYLAŞIM SİTESİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PAYLAŞIM SİTESİ

Okul öncesi eğitimle ilgili aradığınız herşeyi buradan bulabilirsiniz.Eğitici oyunlar, ailelere rehberlik, öğretmenlere döküman, sunum ve eğitici filmler kısacası herşey burada.
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» anko naruto hentai anme hentai
ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Icon_minitimePerş. Ağus. 04, 2011 5:32 pm tarafından Misafir

» vitamins for fish
ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Icon_minitimePerş. Ağus. 04, 2011 2:20 am tarafından Misafir

» Northern Area Family Medicine Location
ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 8:22 pm tarafından Misafir

» Old Medicine Bottles Henry Buch
ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 6:20 pm tarafından Misafir

» Basically as chintzy as warez
ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 2:29 pm tarafından Misafir

» Maoi And Drug
ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 1:40 pm tarafından Misafir

» 100 dating free percent site. Jehovah's witness dating website.
ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 10:41 am tarafından Misafir

» Drug Inspried Tv Shows
ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 1:35 pm tarafından Misafir

» fish oil 1000
ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 9:42 am tarafından Misafir

Anket
Kimler hatta?
Toplam 4 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 4 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 207 kişi Cuma Tem. 28, 2017 6:53 am tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 645 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: deluone

Kullanıcılarımız toplam 511 mesaj attılar bunda 210 konu

 

 ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
TAÇYILDIZ
Admin
TAÇYILDIZ


Mesaj Sayısı : 398
Yaş : 45
Nerden : KASTAMONU
Kayıt tarihi : 16/06/08

ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Empty
MesajKonu: ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ   ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Icon_minitimePerş. Haz. 19, 2008 2:06 pm

ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ


Çocuğun zeka ve kişilik gelişiminin temelinde annenin ve babanın davranışlarını buluyoruz. Onların tek tek kişilikleri, birbirlerine olan davranış ve tutumları ve çocuklarına gösterdikleri ilgi ve davranış biçimleri gerçekten çok önemlidir. Çocuğun zeka ve kişilik gelişiminde, özellikle anne ve baba davranışlarının büyük rolü vardır.

Bazı çocuk ileriki yaşamında tıpkı anne ve babası gibi davranır.

Bazı çocuk öyle zorlanmıştır ki, reaksiyon olarak, kendisine yöneltilen davranış ve eğitim tarzının tam tersini seçer. Doğru ya da yanlış olduğunu gözetmeden... İçinde birikmiş acı ve sorunlar nedeni ile...

Bazıları da, kendi anne ve baba davranışlarını bilinçli bir yorum süzgecinden geçirir ve en iyisini, en doğrusunu uygulamaya çalışır.

· “Benim doktor olmamı isterdi, annem... Olamadım.. Bari oğlum doktor olsun. Bunu sağlamak zorundayım...”

YA DA

· “Okutmak için boşuna zorladılar beni... Zamanım boş yere harcandı. Ben çocuğumu okutmayacağım. Bir an önce hayata atılsın ve para kazansın.”
YA DA



· “Onun annesi ve babası olarak görevimizi seve seve yapacağız. Neye yeteneği varsa ve ne olmak isterse öyle olsun. Eğitmek, yetiştirmek, mutlu ve verimli olmasına yardım etmek en büyük görevimiz bizim...”

Bu ve benzeri davranışlara çok sık rastlamaktayız. Genellikle çocukların öğrenim ve eğitimlerinde anne ve babanın, idealleri büyük rol oynamaktadır. Çocuklarında adeta kendilerini gerçekleştirmek istemektedirler. Kişilik özellikleri tam gelişmemiş olan “BÜYÜK ÇOCUKLAR” dır bunlar... Kendi geçmişlerinden , kendi çocukluk sorunlarından sıyrılamamış olan büyük çocuklardır.

Çocuk hep inceler; bilir misiniz? Belli ederek ya da etmeyerek çocuk hep inceler. Ve zamanı gelince öyle bir konuşur ki şaşırır büyükler.

ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİ VE KARDEŞLİK SIRASI



Çocuğun benlik gelişimi iki yaşından itibaren gelişmeye başlar. Çocuk ailesinin de yardımıyla kendi kendini tanır ve değerlendirir. Kişisel özelliklerinin yanı başında annesinin, babasının, ailesinin ve çevresinin ona olan davranışları yer almaktadır. Aile ve çevre etkileri kişilik gelişiminin çok önemli faktörleridir. Ayrı ortamlarda, ayrı şartlarda ve farklı eğitimle yetiştirilen kardeşler arasında görülen ayrıcalık bu gerçeği kanıtlamaktadır. Hatta kardeşlik sırasında bile anne ve babanın çocuklarına olan farklı davranışları, onların kişilik gelişimlerinde önemli rol oynamaktadır.

Tek çocuk genellikle yalnız, güvensiz ve egosantrik çocuktur. Yani, kendisini dünyanın merkezi gibi düşünür. Aile çevresinin, özellikle aile büyüklerinin kendisine gösterdikleri önceliğe çok alışmış ve bunu adeta bir hak olarak kabul etmiştir. Devamlı olarak büyüklerinden yardım ve destek bekler. Hemen her isteğinin yerine getirilmesine alışıktır.

Tek çocuğun çevre ve arkadaşlık ilişkileri sağlıklı gelişemez. Çünkü çocuk başkalarını da ailesi gibi kullanmak isteyince dirençle karşılaşacaktır. Hemen her çocuk yeni doğan kardeşini kıskanır. Annesinin ve çevresinin tek insanı, tek sevgilisi iken birden bire tahtını kaybetme tehlikesi ile karşılaşan bir hükümdar gibidir. İkinci plana itilme üzüntüsünün yanı sıra, annesini paylaşma sorunu onu son derece üzer.

Kardeşlik sırası, yönünden en küçük çocuk olmak, tek çocuk olmaya kısmen benzer. İlgi çeken, sevilen, hep küçükmüş, hep küçükmüş gibi davranılan çocuktur. Abla ya da abileri olması açısından şanslıdır. Yapayalnız değildir. Paylaşmaya az çok alıştırılmıştır. Yine de tüm işleri, tüm sorumlulukları büyükleri tarafından benimsenip çözümlenir. Küçük çocuğun sorumluluk duygusu çok geç gelişir. İlgi, sevgi, şefkat yönünden ise söylenecek söz yoktur. Hepsini bol bol almanın mutluluğunu yaşar.
OKUL – ÇOCUK – AİLE



Çocuk için okul hem aile yaşamının devamı, hem de dış dünyaya açılan ilk kapıdır. Bu eğitim kurumu, çocuğa bir şeyler öğretmekle görevini tamamlamış sayılamaz. Yuva sıcaklığını devam ettirerek, çocuğu dış dünya ile uyum sağlamaya hazırlayacaktır, okul... Bu yönden çocuğun ikinci evi, ikinci yuvası sayılır.

Çoğu kez evdeki sorunlar, okulda devam eder. Çocuk, zekası, yetenekleri, ve kişiliği ile ikinci annesinin, yani öğretmeninin elinde ve gözetimindedir. Ona eğilecek, onu anlayacak, onu eğitecek ve değerlendirecek öğretmeninin...

Tüm ömrünü eğitim ve öğretime adamış bir öğretmenin şu sözleri üzerinde dikkatle durmaya değer: “Çocuğun sorumlu ve bilinçli öğretmeni, bilgi kaynağı olmanın yanı sıra, bazen doktor, bazen hemşire, hemen her zamanda bir psikolog gibi onu anlayıp kavrayacak insandır. Ve öğretmen ister erkek ister kadın olsun, her şeyden önce bir anne şefkati ve anne sevgisi demektir. Çünkü çocuğun bir üvey annesi olabilir... Üvey anne gibi davranan bir öz annesi de olabilir. Öğretmenin bilinçle, dikkatle üzerinde durması gereken tek gerçek şudur ki; ÜVEY ANNE OLUR AMA, ÜVEY ÖĞRETMEN OLMAZ.”

Bu kurala içtenlikle uyulmuş olsa, çocuk kendisini yalnızca başarısı ile değerlendirilen bir araç gibi hissetmeyecektir. Bir varlık olarak, bir insan olarak sevilip önemsenmesinin mutluluğunu yaşayacaktır.
ÇOCUĞUN RUH SAĞLIĞI



Her insan için ruh sağlığı, kendi kendisiye ve çevresiyle uyum içinde olmak demektir. Freud, “sağlıklı insan, çalışan ve seven insandır”der. Bir bakıma hem kendimizle, hem de başkalarıyla barış içinde olmaktır.

Çocuğun ruh sağlığında ise sağlıklı bir üçgen söz konusudur. Hem annenin hem babanın hem de çocuğun uyumlu, huzurlu ve sağlıklı olmasından kaynaklanıp oluşacak bir üçgen...

Cezadan, katı ve sert önerilerden kaynaklanan eğitim, çocuğun ruh sağlığını zedeler. Uyum, bir esnekliktir. Duygusal ve düşünsel iletişim, anlayış, iyi niyet ve hoş görü ile gerçekleşir.

Saygıyla ve sabırla dinlemeyi bilmeden, öğrenmeden konuşmaya kalkışırsak, bizi de dinlemezler. Yaşam içindeki her değişikliğe, her yeniliğe, tatlı bir uyumla yaklaşabilmektir, ruh sağlığı... Ürkütmeden, korkmadan, paniğe kapılmadan... Çocuk açısından ifade etmek gerekirse: “Ürkütülmeden, korkutulmadan...” Nefes alır gibi rahat, sevecen ve adeta yaşam mucizesini merak eder gibi bir uyumdur bu. Sevecen ve hayret... Tanışma, bilme ve öğrenme isteği...Tüm yaşamla dost ve barışık olmak...

Çocuk ruh sağlığı açısından ailenin, yakın çevrenin ve okulun ne büyük sorumluluklar taşıdığı ortadır. Çok değerli ve çok ince bir malzemeyi büyük bir özenle tanımak, iyi ve doğru değerlendirmek... İlgi ve bilgi yanı sıra, sabır, anlayış ve sevgi isteyen bir uğraş söz konusudur. Gerçek ilgi ve sevgi ile, ilgi ve sevgi gösterisini çocuk pek çabuk ayırdeder ve asla affetmez. Kazandırılan olumlu değerler bir çırpıda yok olabilir. mutsuz, huzursuz, kırıcı, yanlış, öfkeli baş kaldırmalara dönüşebilir. Çoğu kez “EKTİKLERİMİZİ BİÇERİZ” de ondan.
ÇOCUKTA UYUM VE DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI



İnsanın hatta yaşamın küçük bir örneğidir, çocuk. Yaşıyla küçük, vücut gelişimiyle küçük; fakat anlamı ve önemi ile kocamandır. Çünkü durmamacasına akıp giden yaşam nehrinin arı-duru su damlasıdır, çocuk.

Çocuğun doğuştan sahip olduğu fizik, fizyolojik ve psikolojik özellikler, anne-baba, bazen bir bakıcı ve daha sonra yakın çevre ve okul tarafından gözlemlenir, ilgilenilir ve geliştirilmeye çalışılır. Psikolojik gelişimin ilk kaynağı doğum olsa da ana-baba ilgisi, çocuğa ver,ilen öğrenim ve eğitim büyük önem kazanmaktadır. Psikolojik gelişimin ikiz kardeşi diyebileceğimiz bir başka gelişimde,

Sosyal Gelişim? yani çocuğun çevreye uyum göstermesi, duygusal-düşünsel iletişim içinde bulunması,yani sosyalleşmesidir.

Sağlıklı büyüyen çocuğun uyku, meme, mama sorunu pek olmaz. buradaki sağlık, yalnızca çocuğun sağlığı değil; anne-babasının sağlığı da, anne-babanın beraberliklerindeki düşünsel-duygusal uyum anlamına gelir.

Niçin ağlar çocuk? Neden huysuzlaşır? Karnı aç değilse, organik bir nedeni yoksa niçin ağlar çocuk?

“ Ya psikolojik anlamda canı yanmıştır, üzmüşlerdir, azarlamışlardır, kırmışlardır onu...”

“ Ya da öylesine yalnız ve ilgisiz hissediyordur ki kendini, sevin beni, ilgilenin benimle lütfen der gibi ağlıyordur...”

Mutsuz, yalnız ve huzursuz çocuk ya her fırsatta ağlar, ya çevreye büyüktepkiler geliştirir, yaramazlık ve uyumsuzluk örnekleri sergiler... Ya datümüyle sessizleşir ve içine kapanır. Susar, susar... En büyük sorunda bususkudur. Kendi yalnız dünyasına hiç kimseyi almak istemiyormuş gibi görünmezbir duvar örüp suskuya ve yalnızlığa sığınma... Aşılması en zor duvar ve endayanılmazı budur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.e-okuloncesi.com
 
ANNE-BABA DAVRANIŞLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PAYLAŞIM SİTESİ :: OKUL ÖNCESİ EĞİTİM :: ANNE VE BABALARA REHBERLİK-
Buraya geçin: