dodimus
Mesaj Sayısı : 26 Yaş : 54 Nerden : ankara Kayıt tarihi : 24/08/08
| Konu: Hatanızı Hoşgörüyle Karşılayın Paz Ağus. 31, 2008 8:34 pm | |
| Geçenlerde kendi iç dekorasyon işini kuran bir arkadaşımla birlikte, çok zengin fakat aksi, yaşlı bir bayan olan olası müşteri ile görüşmeye gittik. "Bu işi alacağımdan kuşkuluyum" diye arkadaşım içini döktü. "Şimdiye dek birçok kişiyi geri çevirdiğini biliyorum!" Odayı incelememizin ve arkadaşımın ona olası bir hesap çıkarmasının ardından, yaşlı kadın arkadaşıma keskin bakışlarını dikip "Hiç hata yaptınız mı?" diye sordu. "Neden olmasın, tabii ki!" diye yanıtladı arkadaşım, şaşkınlıkla."Güzel" dedi yaşlı kadın. "İş sizindir. Geçmiş hatalarından ders almamış biriyle uğraşmak istemiyordum." Hatalar, yalnızca yaşamın kabul edilebilir bir yanı değil; tüm yaşamın temelidir. Hatalarımızı akıllıca kullanamasaydık, hiçbir özelliğimizde ustalaşamazdık. George Bernard Shaw’a göre, "Bir insan paten kaymasını sendeleye sendeleye, kendini komik durumlara düşüre düşüre öğrenir. Aslında her alanda kararlı bir biçimde kendini komik durumlara düşürerek aşama yapar." Ama çoğumuz başarısız olma ya da komik duruma düşme korkusuyla kendimizi zevklerden, maceralardan ve dolu dolu eğlenmekten insanların ne düşüneceğini fazlasıyla önemseyerek alıkoyarız. Egolarımız için belki zedeleyici olabilir, ama çevremizdekilerin çoğu bizi hiçbir zaman sandığımız kadar yakından ve eleştirel yaklaşımla incelemez. Oldukça kendinden emin görünen bir editör arkadaşım bir keresinde, yıllarca başkalarının kayak yapışını izleyip, komik görünmek çekincesiyle kendisi denemekten korktuğunu itiraf etmişti. Sonunda orta yaşına yaklaşırken, eğer hemen kayak yapmazsa hiçbir zaman yapamayacağının ayırdına varmış. "Orada tabii ki komik görünüyorum" diye neşeyle kabul ediyor. "Ama bunu hiç sorun etmiyorum. Her zaman yapmak istediğim birşeyi yapıyorum ve çok eğleniyorum!" Diğer kayakçılar, onu eleştirmek şöyle dursun, öğrenme isteğini imrenerek izliyorlarmış. Adım attığınız her yeni alanda, başarmaya çalıştığınız şeyi sizden daha iyi yapan birisinin mutlaka bulunacağı gerçeğiyle yüzleşin. Fakat dolu ve ödüllendirici bir yaşamın peşinden koşmak rekabet gerektirmez; bu bireysel bir mutluluk arayışıdır. Örneğin amatör ressamlar bir galeride sergi açmayı hedef edinmezler; yalnızca kendi sanatsal isteklerini doyurmak için resim yaparlar. Ulaşılmaz nitelikte standartlar bizim iç huzurumuzda yaralar açar. İçimizi rahatlatacak olan eksiksiz olmadığımız gerçeğini ne kadar çabuk kabullenirsek, kişisel ve mesleki hedeflerimize doğru o kadar çabuk yol almaya başlayabiliriz. Yaşamda başarılı olmuş insanlar, başarıları gibi, başarısızlıklarını da çekinmeden benimseyebilen şanslı azınlıktır. Bu kişiler hata yaptıklarında boş pişmanlıklarla heyecanlarını harcamazlar. Oğul John D. Rockefeller babasını anlatırken, "Onun ağzından asla tek bir pişmanlık sözcüğü duymadım. Onunla birlikteyken olanların önüne geçmek olanaklı değildi. Zararın nasıl onarılacağı, nasıl yeniden başlanacağı, açıkça görünen yenilginin nasıl zafere dönüştürüleceği onun için yaşamda en önemli unsurlardı" diyor. Ayırdına öncelikle varılması gereken, başarının doğal bir deneme yanılma sürecinin ardından geleceğidir. Amerikalı mucit Charles Kettering, "Radyo, telefon ya da yaşam kurtaran bir ilaç gibi insanlığın başarıları olan tamamlanmış ürünleri çocuklarımızın önüne saçmak eğilimindeyiz" diyor. "Ama bunu yaparken, onlara bu mucizelerin oluşma sürecinde geçirilen sancılı aşamalardan söz etmiyoruz." Hataları kabullenmek bir mizah anlayışı gerektirir ve bu bilgelik de çoğu zaman ancak ileri yaşlarda kazanılır. Ama Amerikalı deneme yazarı ve şair Ralph Waldo Emerson’un sözlerindeki gibi "Her günü bitir ve onun doyumuna ulaş. Yapabileceğini yaptın. Kuşkusuz kimi gaflar ve saçmalıklar da olmuştur; onları unut. Yarın yeni bir gündür; ona neşeli ve huzurlu başla." alıntıdır | |
|